Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
  Kapitalist dünya salgını neden kontrol altına alamadı? Salgın tüm şiddetiyle devam ediyor. Avrupa ülkeleri yeniden başa döndü. ABD, Rusya gibilerinde ise ilk haftalardaki durum neredeyse aynen devam ediyor.  Tek fark belki de herkesin mevcut duruma alışmış ve yaşananları kanıksamış olması. Bir de aşı umutları. Başarısızlığın arkasında yatan birkaç önemli yapısal faktör var. 1-Kapitalist dünyanın burnu büyüklüğü Salgın Aralık 2019 sonunda Çin’de patladığında Batı dünyası bunu Çin’le en çok da Çin çevresindeki ülkelerle sınırlı kalacak bir olay olarak değerlendirdi. Çin zaten hak etmişti ve kendi “geri kalmışlığının”, anlaşılması ve kabul edilmesi olanaksız “beslenme kültürünün” acısını çekecekti.   Dolayısıyla kapitalist dünyanın Çin’de yaşanan trajediye karşı tutumu kayıtsızlıkla birlikte “çeksinler cezalarını”, “baksınlar başlarının çaresine”   türünden nefretle karışık bir acımasızlığı içeriyordu. Tanımladığım bu duygu, düşünce, tutum silsilesinin Batı’nın kendisini
Resim
  Halk Sağlığı Birlikleri Dünya Federasyonu’ndan Küba’ya Ödül Halk Sağlığı Birlikleri Dünya Federasyonu Küba’nın Pedro Kouri Tropikal Tıp Enstitüsü’ne Kurumsal Mükemmeliyet Ödülü verdi. Ödülün verilme gerekçesi Enstitü’nün 80 yıldan daha uzun süredir tanı, araştırma, eğitim ve tıbbi bakım alanlarında elde ettiği sonuçlar. Tropikal Tıp Enstitüsü’nün Bilim ve Geliştirme Bölümü başkanı Jorge Fraga Nodarse Küba Haberleri’ne yaptığı açıklamada bu ödülün, Kurumun Küba’da bulaşıcı hastalıkların tedavisinde bir referans olarak önemli rol oynadığı bu salgın koşullarında çifte öneme sahip olduğunu belirtti. Nodarse Enstitü’nün toplamda 412 tane yüksek impact dereceli bilimsel sonuca, 3.455 tane ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış bilimsel makaleye imza attığını ve Küba Bilim Akademisi tarafından verilen 190’dan fazla ödüle sahip olduğunu belirtti. Kurumun ödüle değer görülmesinin bir diğer önemli göstergesi ise, Kübalı ve yabancı kurumlarla ve üniversitelerle olan yakın ilişk
Resim
  Küba yaşlıları Covid-19’dan korumak için Biomodulin T uygulamasına başlıyor Küba’nın Ciego de Avila kentinde 75 yaş üzerindeki yaşlıları salgından korumak için, isteğe bağlı olarak, Biomodulin T ilacının uygulanmasına başlanıyor. Bu ilaç Küba biofarmasötik endüstrisinin öncülerinden ve bağışıklık sistemini düzenleyici etkisiyle vücudun enfeksiyonlara karşı direncini artırıyor. Biomodulin T yaşlılara damar yoluyla, haftada bir kez ve altı hafta süreyle uygulanacak. Bu karar Ciego de Avila’da Eylül ayında vaka sayısında gözlenen artış nedeniyle alındı. Şu anda Küba’da hastalık hızının en yüksek olduğu bölgede bu ay başından beri 13 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Küba Tıbbi Bilimler Üniversitesi’nde Bilim ve Teknoloji Yatırım direktörü olan Dr Yurisan Espinosa, ayrıca, Küba’nın hücresel bağışıklığı güçlendiren bir diğer ilacı olan Hebbertrans’ın da 60-74 yaş arasındaki gruba uygulanacağını açıkladı. Geçtiğimiz hafta ise sağlık profesyonellerine koruyucu amaçlı na
Resim
  Aktif Covid-19 hasta sayımız 800 bin civarında olabilir   Aktif hasta kavramı halen tedavisi süren hastayı tanımlar. Aktif hasta sayısı toplam hasta sayısından ölenlerin ve iyileşenlerin sayısının çıkarılmasıyla bulunur. Aktif hasta sayısının değişimi salgının kontrol altında olup olmadığıyla ilgili fikir verir. Salgın kontrol altında diyebilmek için aktif hasta sayısının düzenli şekilde azalması gerekir. Ancak iyileşenlerin sayısı yeni saptanan hastaların sayısını geçtiğinde aktif hasta havuzu küçülür. Bakanlık verilerinde aktif hasta sayısı Bakanlığın her gün açıkladığı verilere göre 26 Eylül’deki aktif hasta sayısı 38.381 olup son 1 ay içinde yaklaşık iki katına ulaşmıştır. Bu durum ülkemizde salgının kontrolden çıkmış olduğunu gösterir. Ancak daha önemlisi değişik il valilerinin, tabip odalarının ve belki de en önemlisi hastanelerin acil servislerinde, yoğun bakım birimlerinde ve aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekimlerin aktardığı verilerdir. Bu kişilerin p
Resim
  Johnson&Johnson geliştirmekte olduğu aşının faz-3 çalışmasına başladı ABD'li Johnson&Jonhson firması geliştirmekte olduğu Covid-19 aşısının faz-3 çalışmalarına 60 bin gönüllü üzerinde başladı. Bu aşının tek doz uygulanacak olması rakipleri karşısındaki en önemli avantajı. Firmanın bilim sorumlusu Dr Paul Stoffels Ulusal Sağlık Kurumu ve Trump yönetiminden yetkililerle birlikte yaptığı açıklamada faz-3 çalışmalarının yıl sonuna kadar tamamlanmasını beklediğini belirtti. Bu açıklama sonrasında şirketin borsadaki hisseleri güne %2 yükselişle başladı. Trump ise attığı tweet’te “Büyük haber. Çok sayıda büyük şirket harika sonuçlar alıyor. FDA hızı hareket etmelidir.” dedi. Johnson&Johnson geçtiğimiz Çarşamba günü kendi web sitesinde faz-3 çalışmalarına ilişkin ayrıntılı bir çalışma protokolü de yayımladı. Aşının faz-1/2 çalışmaları ABD ve Belçika’da yürütülmüştü. Firma, çalışmalar başarıyla sonuçlandığı taktirde 2021’de en az 1 milyar doz aşı üretmeyi hedefliyor.
Resim
  Brezilya antikor araştırması Covid-19 eşitsizliklerini ortaya koydu Brezilya salgından en çok etkilenen ülkelerden birisi. Devlet başkanı Bolsonaro'nun sürecin en başından beri hemen hiç önlem almamış olması hiç kuşkusuz bunun en önemli nedeni. Brezilya’da şimdiye kadar tüm ülkeyi temsil eden ve bir yaşından büyük nüfusu kapsayan iki antikor araştırması yapıldı. Her iki araştırmayı da aynı ekip gerçekleştirdi. Bilindiği gibi antikor araştırmaları hastalığı geçirenlerin veya geçirmekte olanların oranını ortaya koyuyor. İki araştırmanın sonuçları 23 Eylül 2020'de Lancet dergisinde yayımlandı. İlk araştırma 25.025 kişi üzerinde 14-21 Mayıs, ikincisi ise 31.165 kişi üzerinde 4-7 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. İlk araştırmada antikor pozitifliği %1,9 oranında iken, ikincisinde %3,1’e yükseldi. Bu oranlar bize sürü bağışıklığı tezinin geçersizliğini bir kez daha gösteriyor. Hastalığın çok yaygın olduğu Brezilya gibi bir ülkede bile antikor geliştirmiş bireyler
Resim
  Çin okulları nasıl açtı? Pekin'deki bir ilk okulda 1 Eylül 2020'de yeni eğitim döneminin başlangıcında açılış töreni Covid-19 salgını Ocak ayı başında Çin’in Wuhan kentinde başladı. Wuhan Hubei eyaletinin bir ili ve nüfusu yaklaşık 11 milyon. Salgın nedeniyle Wuhan’da 23 Ocak’ta başlatılan karantina 8 Nisan’a kadar sürdü. Yaklaşık üç ay devam eden bu tam sokağa çıkma yasağı döneminde halkın ihtiyaçları esas olarak gönüllülerin içinde yer aldığı merkezi bir organizasyonla karşılandı. Salgınla mücadele için Çin tam bir seferberlik ilan etti. Kapitalist ülke yönetimleri tarafından çoğu kez faşizmle eşdeğer bir yönetim tarzı olarak damgalanan bu mücadele aslında bilimin gereklilikleriyle çakışıyordu. Çin’de salgının son durumu Çin’de şimdiye kadar 85.307 vaka saptandı, bunların 4.634’ü hayatını kaybetti.  Çin dünyada salgını en iyi şekilde yönetmiş ülkelerden birisi. Mart ayı başından beri saptanan yeni vaka sayısı 5.271. Günlük vaka sayısı ise 1 Mart’tan beri 10 ile 30
Resim
  Bu işte bir gariplik var: Neden günlük vaka sayısındaki artış ağır hasta sayısındaki kadar değil Salgın Ağustos ayı ikinci yarısından itibaren şiddetlendi. Nedeni 11 Mayıs ve 1 Haziran’da alınan “normalleşme” kararlarıdır. “Normalleşme” denilen sürecin hiçbir bilimsel kriter gözetilmeksizin, kontrolsüz biçimde ve turizm, ulaştırma sektörlerinin çıkarlarını gözeterek hayata geçirilmesi salgının kontrolden çıkmasına neden oldu. Bu arada Sağlık Bakanlığı’nın sunduğu veriler de sahadan yansıyanlarla, valilerin, tabip odalarının kendi illeri için açıkladıkları verilerle ciddi tutarsızlık sergilemeye başladı. Bu durum Bakanlığın verilerine ilişkin güvenin tamamen yıkılmasına yol açtı. Ancak aynı süreç içinde Bakanlık verilerinin kendi içinde de önemli tutarsızlıklar oluştu. Bu durumu aşağıdaki tabloda gösteriyoruz. Ağustos başından itibaren salgının günlük durumu   Ağır hasta Ölen Aktif hasta Günlük vaka 22 Ağ
Resim
  Okullar açılırken Covid-19 test kriterleri değiştirilmeli 20 Eylül tarihli "Karantina dönemindeyiz" başlıklı yazımda, okulların açılması için salgının kontrol altına alınmasının gerek koşul olduğunu belirlemiştim. 21 Eylül tarihli  "Okullar bu ortamda açılabilir mi?" başlıklı yazımda ise okulların açılması öncesinde gereken düzenlemeleri saptamıştım. Bunlar içinde en önemlilerinden birisi Covid-19 testine ilişkin olanlardır. Zira mevcut vakaları bulabilmek için yaygın test yapılmalıdır.  Test kriterleri 29 Haziran 2020’den sonra güncellenmedi Sağlık Bakanlığı Covid-19 Rehberi’nin son olarak 29 Haziran'da güncellenmiş olan "Genel Bilgiler, Epidemiyoloji, Tanı" bölümünde test yapmanın kriteri (Covid-19 hastasıyla yakın temas veya hastaneye yatış gerektirecek kadar ciddi solunum yolu hastalığı yoksa) şöyle tanımlanıyor: "Ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, tat ve koku alma kaybı, ishal belirti ve bulgularından en
Resim
  AstraZeneca aşısı ateş altında AstraZeneca firması aşı çalışmalarına katılan bir gönüllüde nörolojik bir hastalığın ortaya çıkması üzerine 6 Eylül’de Faz-3 denemelerine ara vermiş, sonra da herhangi bir tatminkar açıklama yapmadan 12 Eylül’de yeniden başlatmıştı. Firma yapılan eleştiriler üzerine geçtiğimiz Cumartesi günü 111 sayfalık aşı araştırma protokolünü kamuoyuyla paylaştı. Bilindiği gibi AstraZeneca ile Oxford Üniversite’nin aşı araştırması Nisan ayında başlamış, Faz-3 aşamasına ise Ağustos ayında İngiltere, Brezilya, Güney Afrika ve ABD’de geçilmişti. Ancak bu araştırmadaki tek sorun bu değildi. Nitekim araştırmanın Faz-2 aşamasında da bir gönüllüde yine aynı nörolojik hastalığa rastlanmış ve bunun üzerine o zaman da araştırma bir süre durdurulmuştu. Şu ana kadar 18.000 gönüllüye uygulanmış olan AstraZeneca aşısında aynı yan etki böylece iki kez tekrarlamış oldu. Hastalanan gönüllülerin her ikisi de İngiltere’de ve kadın. Şirket geçtiğimiz Cumartesi günü araştırm
Resim
                     Okullar bu ortamda açılabilir mi?                 “Bu ortam” derken kastettiğimiz durum salgının kontrolden çıkmış olmasıdır. Salgın kontrol dışı “Salgın kontrol altında” diyebilmek için; a) günlük iyileşen sayısının, günlük hasta sayısını geçmesi, yani aktif hasta sayısının azalmaya başlaması ve b) günlük hasta sayısının en çok bir kaç yüzlere inmiş olması gerekir. Türkiye’de ise Ağustos ayı ortasından beri aktif hasta sayısı yeniden düzenli bir artışa geçtiği gibi, ikinci seçenek hiç bir zaman gerçekleşmedi. Üstelik Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin güvenilirliği tartışmalı. Bunlar Türkiye’de salgının kontrol altında olmadığını gösteren olgular. Okulları açabilmek için önce salgın kontrol altına alınmalı Türkiye’de üniversite öğrencileri dışında toplam 17  milyon kadar öğrenci ve 1 milyon kadar öğretmen var.  Salgın kontrol altında değilken okulların açılması salgının iyice kontrolden çıkmasına yol açacaktır. Zira okulların açılması serv
Resim
  Karantina gereken dönemdeyiz                                                Türkiye günlük vaka sayıları henüz 1.000’in altına inmişken “normalleşme” kararı aldı ve bunu kontrolsüz biçimde başlattı. Kararı izleyen 15 gün içinde günlük vaka sayısı yeniden 1.000’in üzerine çıktığı gibi, yoğun bakımdaki ve entübe durumdaki hasta sayılarında %100’e varan artışlar oldu. Bu gelişmeler AKP’yi hiç etkilemedi ve Haziran ayı ortasından itibaren oteller açıldı, Ağustos ayı başında da Rusya ile turizme izin verildi. Ağustos ayında Bakanlığın açıkladığı veriler sahadan gelenlerle çelişki sergilemeye başladı. Bu aynı zamanda salgının şiddetleneceğine dair de bir göstergeydi. Eylül ayı ortasında resmi vaka sayısı 1.700'e ulaştı. Son 1 ay içinde ağır hasta sayısı 2, günlük ölüm sayısı da 3 katı geçti.  Öte yandan TTB’nin ve hastanelerde çalışan hekimlerin açıklamaları gösteriyor ki, gerçek sayılar Bakanlığın bildirdiklerinin en az 3-5 katı. Karantina kararı ne zaman verilir? Bi
Resim
  Küba Henry Reeve Sağlık Tugaylarının kuruluşunun 15. yılı Henry Reeve Uluslararası Sağlık Tugayları bundan 19 Eylül 2005’de, ABD’yi vuran Katrina Kasırgası sırasında Fidel Castro’nun çağrısıyla kuruldu. O günlerde 12 binden fazla Kübalı hekim yardım amacıyla ABD’ye gitmek için gönüllü olmuş, ancak ABD hükümeti bu teklifi reddetmişti. İzleyen yıllarda Henry Reeve Tugayları Küba’nın uluslararası sağlık dayanışmasının en önemli bileşenlerinden birisi olarak gelişti. Nepal depreminde, Afrika’daki Ebola salgınında hep en öndeydi. Küba Covid-19 salgın çalışmalarına destek olmak üzere şimdiye kadar 39 ülkeye Henry Reeve Tugayı gönderdi. Halen 33 ülkede, 52 Tugay mücadele veriyor. Tugaylar Covid-19 mücadelesinde 12.400 hayat kurtarırken,550.900 hastayı da tedavi etti. 2017’de Dünya Sağlık Örgütü Halk Sağlığı Ödülü’nü almış olan Henry Reeve Tugaylarının kuruluşunun 15. yılı nedeniyle Küba Sağlık Bakanlığı bu yıl 19 Eylül’de kitlesel bir tweet kampanyası organize etti.   https:
Resim
  Küba’da sağlık çalışanlarına burundan interferon uygulamasına başlandı Küba’nın Ciego de Avila ilindeki 4.319 sağlık çalışanına, Covid-19 yayılımını durdurmak amacıyla Nasalferon (İnterferon alpha 2-b’nin burundan damla şeklinde kullanılan formu) uygulamasına başlandı. Son 15 gün içinde vaka sayısında gözlenen hızlı artış nedeniyle hükümet Sağlık Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Geliştirme Direktörü başkanlığında bir grubu bölgeye gönderdi. Direktör İleana Morales yaptığı açıklamada dünyada pandemiden en fazla derecede etkilenen ve ölüm sayısının en yüksek olduğu grubun sağlık personeli olduğunu belirterek, onların sağlığını korumak konusunda Küba’nın moral yükümlülük taşıdığını vurguladı. Küba biyoteknoloji endüstrisinin en önemli ürünlerinden birisi olan Nasalferon 20.000 fazla kişide kullanıldı ve immün sistemi canlandırmak suretiyle corona virüse karşı etkili olduğu gösterildi.  https://oncubanews.com/en/cuba/nasal-interferon-to-be-administered-to-all-health-workers-in-ciego-
Resim
  AKP'Lİ YILLARDA SAĞLIK - KİTAP AKP sağlıkta başarısız. AKP’nin sağlıktaki performansı açık ara negatif. AKP Türkiye’sinde sağlık düzeyi, eşit miktarda kişi başı gelire sahip diğer kapitalist ülkelerin çok gerisinde. AKP Türkiye’sinde sağlık Avrupa ve OECD ile karşılaştırılamayacak kadar kötü. Daha düşük gelirli komşu ülkeler bile, pek çok sağlık göstergesinde AKP Türkiye’sini geride bıraktı. AKP, olanaklı olduğu halde, sağlığa yeterli kaynak ayırmıyor, sağlığa tahsis ettiği kaynakları ise verimsiz işlerle heba ediyor. AKP’nin sağlıkta yaptığı sağ popülist politikalarla halkın gözünü boyamak, sağlık sistemimizi şirketleştirerek sağlık burjuvazisine para kazandırmak. AKP’nin “kazan kazan”ı sağlıkta bu stratejiyle hayat buluyor. Türkiye’nin elinde, halk sağlığını geliştirmek için kullanacağı finansal kaynak fazlasıyla mevcut. Ama bu kaynak, gelir dağılımındaki eşitsizlikte görüldüğü üzere, küçük bir azınlığın mülkiyetinde. AKP sağ popülist politikalarıyla, sağlıkta