Okullar bu ortamda açılabilir mi?                


“Bu ortam” derken kastettiğimiz durum salgının kontrolden çıkmış olmasıdır.

Salgın kontrol dışı

“Salgın kontrol altında” diyebilmek için; a) günlük iyileşen sayısının, günlük hasta sayısını geçmesi, yani aktif hasta sayısının azalmaya başlaması ve b) günlük hasta sayısının en çok bir kaç yüzlere inmiş olması gerekir.

Türkiye’de ise Ağustos ayı ortasından beri aktif hasta sayısı yeniden düzenli bir artışa geçtiği gibi, ikinci seçenek hiç bir zaman gerçekleşmedi.

Üstelik Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin güvenilirliği tartışmalı.

Bunlar Türkiye’de salgının kontrol altında olmadığını gösteren olgular.

Okulları açabilmek için önce salgın kontrol altına alınmalı

Türkiye’de üniversite öğrencileri dışında toplam 17 milyon kadar öğrenci ve 1 milyon kadar öğretmen var. 

Salgın kontrol altında değilken okulların açılması salgının iyice kontrolden çıkmasına yol açacaktır. Zira okulların açılması servislerde, toplu taşıma sisteminde, okul giriş ve çıkışlarında, koridorlarda, dersliklerde, tuvaletlerde yakın teması zorunlu hale getirecektir.

Okullardaki hijyen koşulları en üst düzeyde hayata geçirilmiş olsa bile, çok önemli kısmı henüz ergenlik dönemine girmemiş öğrencilerin maske-mesafe-temizlik kurallarına gerektiği kadar uymaları beklenemez.

Üstelik maskeli (maskenin en çok 2-3 saatte bir değiştirilmesi koşuluyla), mesafeli (en az iki metre mesafeyi her an korumak koşuluyla) ve iyi havalandırılan ortamlarda bile, temas süresi uzun (20-30 dakikadan daha fazla) olduğunda konuşmak ve bağırmak türü eylemler virüsün bulaşması açısından orta düzeyde risk oluşturmakta, kötü havalandırılan ortamlarda (kışın dersliklerin pencereleri nasıl açılacak) ise risk düzeyi yükseğe çıkmaktadır.

Nasıl olsa çocuklar daha az hastalanıyorlar?

Yaşanılan ve çoğu çok önemli sorunlar (eğitimin aksaması, çocuklara evde bakacak kimsenin olmaması, yalnızlığın yarattığı psikolojik rahatsızlıklar, vb) nedeniyle pek çok kişi okulların bir an önce açılması gerektiğini savunurken, bu görüşlerini Covid-19 hastalığının çocuklarda daha az görülmesi ve daha hafif seyretmesi olgularına dayandırmaktadır.

Oysa salgının yerleşmesiyle birlikte hastalığın demografisinde çocukların ağırlığı da hastalanan çocuklarda hastalığı daha şiddetli geçirenlerin oranı da artış göstermektedir.

Ancak çocukları ve okulları bu tartışmada önemli kılan noktalar bunlar değil, okul ortamının önce çocuklar arasında, sonra da çocukların hanelerinde virüsün yayılmasını sağlayacak olmasıdır. Başka ülkelerin deneyimleri buna işaret etmektedir.

Kısaca okulların açılmasına ilişkin esas tedirginlik çocukların hastalanacak olmalarına değil, hastalığı yayacak olmalarına ilişkindir.

Okulları açmak söz konusuysa strateji ne olmalı?

       Salgının kontrol altına alınması okulların açılmasının koşuludur. 

     Salgın kontrol altına alınmadan, yani içinde bulunduğumuz koşullarda okullar açılmamalıdır.

       Bu koşulun yerine getirilmesine 14 günlük etkili bir karantina yardımcı olur.

     Salgın kontrol altına alınıncaya kadar ise okullarda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu çalışma şu sorulara yanıt verecek şekilde yürütülmelidir:

a-     Mesafe kuralını uygulayabilmek için okul, derslik, öğretmen ve servis sayıları nasıl artırılacaktır? (Özel okullar kamulaştırılmalı, öğrenci mevcudu az olan imam hatipler normal okul haline getirilmeli, atanamayan öğretmenler atanmalı, devlet hızla yeni okul ve derslikleri  hizmete sokmalı, servis sayısını artırmalı.)

b-    Temizlik kuralının uygulanmasını sağlayabilmek için hangi hijyen önlemleri alınacaktır? (Derslikler, tuvaletler, havalandırma sistemleri gözden geçirilmeli, gerekli miktarda dezenfektan, tuvalet kağıdı, kağıt havlu uygun yerlere konulmalı.)

c-     Öğrenciler maske kuralına nasıl uyacaklar ve maskeyi nasıl sağlayacaklardır? (Tüm öğrenci ve öğretmenlere günde en az iki maske devletçe parasız dağıtılmalı.)

d-     Okul sağlığı hizmetlerini kim yürütecektir? (Her okulda bir sağlık birimi açılmalı, bu birimin test için numune alma olanağı olmalı.)

e-  Okulların açılması ve kış mevsimine girilmesiyle birlikte artan test kiti gereksinimi nasıl karşılanacaktır? (Devlet bu alana hızla yatırım yapmalı.)

f-      Okullar ve sınıflarda eğitime yeniden ara vermeyi gerektirecek kriterler nelerdir? (Okullar için bir salgın yönetimi rehberi hazırlanmalı, bu rehberde kime, hangi durum ve sıklıkta test yapılacağı, kaç öğrencinin testinin pozitif çıkması halinde eğitime ara verileceği ve sonra hangi koşullar sağlandığında eğitimin yeniden başlatılacağı gibi konular tanımlanmalıdır.)

g-     Günlük ders sayı ve süresi ne kadar olacaktır? (En çok 30 dakikadan dört ders.)

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bunlar, vaka sayıları henüz sıfırlanmadığı ve etkili bir aşı da henüz uygulamada olmadığı için, salgın kontrol altına alındıktan sonra yol gösterici olacak önemli kararlardır.

Öte yandan ülkemizde hükümet şimdiye kadar, hijyenle ilgili kimi çalışmalar dışında bunlarla ilgili olarak neredeyse hiçbir şey yapmamıştır.

*Fotoğraf  Pixabay'dan 

 

Yorumlar

  1. Haklsiiniz hocam ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Figen
    Çok haklısınız hocam ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Emeğine salık çok güzel anlatmışınız hocam

    YanıtlaSil
  4. Bu verilere göre bu sene okulların açılması imkansız görünüyor hocam.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

SALGIN