Karantina gereken dönemdeyiz

    

                                 

Türkiye günlük vaka sayıları henüz 1.000’in altına inmişken “normalleşme” kararı aldı ve bunu kontrolsüz biçimde başlattı.

Kararı izleyen 15 gün içinde günlük vaka sayısı yeniden 1.000’in üzerine çıktığı gibi, yoğun bakımdaki ve entübe durumdaki hasta sayılarında %100’e varan artışlar oldu.

Bu gelişmeler AKP’yi hiç etkilemedi ve Haziran ayı ortasından itibaren oteller açıldı, Ağustos ayı başında da Rusya ile turizme izin verildi.

Ağustos ayında Bakanlığın açıkladığı veriler sahadan gelenlerle çelişki sergilemeye başladı. Bu aynı zamanda salgının şiddetleneceğine dair de bir göstergeydi.

Eylül ayı ortasında resmi vaka sayısı 1.700'e ulaştı. Son 1 ay içinde ağır hasta sayısı 2, günlük ölüm sayısı da 3 katı geçti. 

Öte yandan TTB’nin ve hastanelerde çalışan hekimlerin açıklamaları gösteriyor ki, gerçek sayılar Bakanlığın bildirdiklerinin en az 3-5 katı.

Karantina kararı ne zaman verilir?

Bir salgın kontrol edilemiyorsa karantina uygulaması gerekir.

Salgın şu anda Türkiye’de kontrolden çıkmış durumda. Bunun göstergesi günlük hasta sayısının iyileşen hasta sayısından fazla olmasıdır. Sonuç olarak aktif hasta sayımız her gün artıyor.

Aşağıdaki durumlar ülke çapında karantinaya karar vermek bakımından somut göstergeler olarak kabul edilebilir:

1-Salgın belli il ve/veya bölgelerde yoğunlaşmış olsa bile ülke çapındaysa.

2-Kontrol altında değilse, yani aktif hasta sayısı artıyorsa.

3-Hal böyleyken alınan önlemlerin (toplu taşıma sistemindeki yolcu sayısının sınırlanması, düğünlere sınırlama getirilmesi, okulların açılmasının ertelenmesi, karantinaya uymayanların KYK yurtlarına gönderilmesi, karantinadakilere bileklik takılması gibi) a) uygulanma şansı bulunmuyorsa, b) uygulansalar bile durumu tersine çevirmeye yetmiyorsa, yetmeyecekleri öngörülebiliyorsa.

4-Salgının seyri sağlık kurumlarının kapasitesini aşacak bir hasta yükünün ortaya çıkacağına dair işaretler veriyorsa.

5-Salgının önünü kesecek etkili tedavi yöntemleri ve aşı yoksa.

Yukarıdaki kriterlerin tümü bugün örneğin Ankara için geçerli görünüyor.

Öte yandan verilerin doğru olarak açıklanmadığı gerçeği de dikkate alındığında ülkemiz geneli için de aynı durumun söz konusu olduğu kabul edilmelidir.

Önümüz kış olduğu için seri davranmak ve kış mevsimine virüs yükünü azaltmış olarak girmek bakımından karantina kararı vermek gerekir.

Ekonomi açık olduğu sürece toplu taşıma sistemindeki ve işyerlerindeki kalabalık, hijyene uzak ortamları değiştirmek mümkün olamayacaktır. Hükümet ne kadar açık etmese de esas bulaş kaynağı işyerleri ve toplu taşımadır. Ülkemizde her gün yaklaşık 20 milyon insan işlerine ulaşmak için yollara düşüyor.

Öte yandan örneğin yalnızca Ankara’da uygulanacak karantina, bu koşullar altında diğer illerdeki durum da ağırlaşmaya devam edeceği için, yeterli olmayacak ve karantina süresinin bitiminde Ankara yeniden eski haline dönecektir.

Pandemiye yanıt dünya genelinde verilmeli

Ancak tek bir ülkede uygulanacak karantina artık hiçbir etki gösteremez. Bunun nedeni salgının tüm dünyayı sarmış ve ülkeler arasındaki ilişkilerin de sanki hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyor olmasıdır.

O nedenle dünya ölçeğinde, eş zamanlı ve aynı sıkılıkta uygulanmadığı sürece karantinanın hemen hiç etkisi olmayacaktır.

Pandemiyle mücadele sosyalizmin gerekliliğini kanıtlıyor

Sosyalizmsiz bir dünyada bunları yapmak mümkün değil. Tek bir nedenle:

Kapitalist hükümetler karantinanın yaratacağı toplumsal maliyeti ne üstlenmek isterler ne de üstlenebilirler. Bunun için, karantina boyunca herkesin her tür gereksinimini karşılayacak kamucu bir devlet yapısı gerekir. Şimdiye dek yaşanılanlar bunun kanıtıdır.

Bu nedenle çok yüksek ihtimalle hastane sistemi (geçtiğimiz Mart-Nisan döneminde İtalya’da, Fransa’da, İspanya’da yaşandığı gibi) çökünceye, çökme noktasına gelinceye kadar hükümetler karantina önlemini gündemlerine almayacaklar.