Türkiye’nin Covid-19 test performansı kötü



Salgında test yapmanın önemi

Salgını kontrol altına alabilmek için yaygın test yapmak en önemli işlerden birisidir. Vakalar ancak testle bulunabilir. İzolasyon ve karantina ise ancak bundan sonra mümkün olabilir.

Salgın kontrolünde filyasyon (vaka-temaslı-kaynak zincirine yönelik dedektiflik)  çalışması hastaların tedavisinden çok daha önemlidir.

Türkiye teste geç başladı 

Türkiye test faaliyetine başlamakta ve günlük test sayısını artırmakta çok geç kaldı.

Ülkemizde ilk vaka 11 Mart’ta saptanmıştı. 25 Mart’ta, yani salgının resmen başlamış olduğu tarihten iki hafta sonra 1.000 kişiye yapılan günlük test sayısı sadece 0,04 iken, aynı tarihte Almanya’da bu sayı 0,60, yani Türkiye’nin 15 katıydı.

Oysa Sağlık Bakanlığı Şubat sonundan itibaren gerekli tüm hazırlıkların yapıldığından söz ediyordu.

Toplam test sayısı 27 Mart’ta ancak 48.000’i bulabildi, aynı tarihte günlük sayı 7.533’dü.

Günlük test sayısının 10.000’i geçmesi 30 Mart’ta (başlangıçtan 19 gün sonra), Bakanlığın en başından beri hedeflediğini söylediği 40.000’i geçmesi ise 16 Nisan’da (başlangıçtan 2 ay sonra) mümkün olabildi.

Günlük sayılar Mayıs ayı başında yeniden 20.000-30.000 aralığına geriledi. Hatırlanacağı üzere AKP o sıralarda “normalleşmek”le meşguldü ve belki de vaka sayılarını düşürebilmek için az test yapıyordu.

Şimdiki test sayılarının gizlediği gerçekler

Ağustos başından itibaren günlük test sayıları hızla yükseldi, 26 Ağustos’ta 100.000’i geçti. O zamandan beri de 100.000-110.000 aralığında dalgalanıyor. Ve buna bakanlar Türkiye’nin test işindeki performansıyla övünüyorlar.

Oysa durum hiç de ilk görüldüğü gibi değil. 100.000’li sayıların barındırdığı önemli birkaç sorun var:

1-Öncelikle bu test sayılarının neyi ifade ettiği bilinmiyor. a) Sayılar önceden saptanmış vakalara yapılan kontrol testlerini de içeriyor mu? b) Erdoğan’ın toplantılarına katılanların yaptırmak zorunda oldukları testleri içeriyor mu? c) Türkiye’den örneğin Almanya’ya gidenlerin (çünkü Ağustos itibariyle yurt dışından geliş-gidişlere izin verildi) zorunlu yaptırdıkları testleri içeriyor mu?

Bu sorular önemli, zira yukarıda sıraladığımız gruplar, seçilmiş gruplardır ve bu gruplara her gün 100 binlerce test yapılsa bile, bu faaliyet Türkiye’deki salgını kontrol altına almak bakımından hemen hiçbir etki göstermeyecektir. Salgın kontrolünde önemli olan, en azından risk gruplarının düzenli olarak taranmasıdır.

2-Türkiye test sayısı bakımından salgının en başından beri, salgında en çok adı geçen, salgından en çok etkilenen, ölüm ve vaka sayıları zirvelerde seyreden ülkelerin hep gerisinde kaldı. Dolayısıyla, bu ülkelere bakıldığında Türkiye’nin 100.000 sınırını geçmesinin hiç de önemli olmadığı ortaya çıkar. Bu durumu aşağıdaki grafikte gösteriyorum.

Salgın sürecinin başından itibaren 1.000 kişiye yapılan günlük test sayıları

Kaynak: ourworldindata.org

3-Türkiye’nin test sayısı bakımından, salgından en çok etkilenen ülkelere göre geri kalmışlığı son gün için de geçerli. Bunu da aşağıdaki tabloda 2 Ekim verileriyle gösteriyorum. Bu tablo AKP’nin test işindeki performansının ne düzeyde olduğunu gayet net biçimde ortaya koyuyor.

Ayrıca not edelim: Vaka sayılarının fazlalığı nedeniyle salgından en çok etkilenen diye etiketlenen ülkeler, aslında fazla test yaptıkları için çok vaka saptayan ülkeler. Dolayısıyla Türkiye’deki vaka sayılarının Avrupa’ya göre düşük gözükmesinin bir nedeni de (Bakanlığın gerçekleri açıklamıyor olmasının yanında) az test yapıyor olmasıdır.

2 Ekim'de 1.000 kişiye yapılan test sayıları

İsrail

5,72

İngiltere

3,45

Belçika

3,11

ABD

2,70

Rusya

2,41

İspanya

2,12

Fransa

2,04

Almanya

1,96

İsveç

1,82

Hollanda

1,59

İtalya

1,57

Türkiye

1,50

Kaynak: ourworldindata.org

 *Fotoğraf Pixabay'dan

 

Yorumlar

  1. Hocam kimse açıklananlara inanmıyor. İstedikleri şekilde davranıyrlar açıklıyorlar. Test için kıvranıyor herkes.yapılmıyor.doktorların suçu değil.kendilerinede yaptıramıyorlar.öğretmenler gününüzü kutlarım, selam

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

SALGIN