Vaka sayılarındaki düşüşe bakarak "pandemi bitiyor" diyenlere inanmayınız


Corona pandemisi iki sene içinde dört pik yaptı. Bunlardan en şiddetlisi Omicron varyantına bağlı sonuncusuydu. Aşağıdaki grafik dünya ölçeğinde günlük vaka sayılarının değişimini gösteriyor


Kimi bilim insanları özellikle salgının yüksek gelirli ülkelerdeki seyrine ve son günlerde bu ülkelerdeki vaka sayılarının azalmasına bakarak artık pandeminin sonunun geldiğini yazıyorlar. Bunun için örneğin ve özellikle İngiltere’yi veri olarak alıyorlar. Aşağıdaki grafik İngiltere’de vaka sayılarının değişimini gösteriyor.


İlginç bir şekilde bu bilim insanları pandeminin bitişini sağlayanın aşılar olduğunu da ileri sürüyorlar.

Gerçekten pandemi bitiyor mu, bu koşullarda biter mi, bakalım:

1-Yukarıdaki iki grafik de hem dünyada hem de İngiltere’de son günlerde vaka sayılarında yeniden bir yükselme eğiliminin olduğunu ima ediyor. Bu gerçek-kalıcı bir yükseliş mi, zamanla anlayacağız. Ama pandeminin bitişini ilan edenlerin hiç olmazsa bu eğilimin nereye evrileceğini beklemeleri gerekirdi.

2-Aşılar pandemiyi bitirmek bakımından şüphesiz hayati öneme sahip. Tabi ki, bütün dünyanın belirli bir düzeyde aşılanmış olması koşuluyla. Çünkü adı üzerinde pandemi, yani dünyayı avucuna almış salgın. Sonunun aşıyla geleceğini-geldiğini ilan edebilmek için bütün ülkelerde aşılama bakımından benzer bir gelişmenin söz konusu olması gerekir. Oysa durum bundan tamamen farklı. Aşağıdaki grafikte görülebildiği gibi, örneğin Avrupa’da iki doz aşısını almış olanların oranı %65 iken, Afrika kıtasında yalnızca %10. Hal böyleyken aşı ile pandeminin biteceğini, bitmekte olduğunu ileri sürmek yanlıştır. Aşılamada yoksul ülkelerin talihi değiştirilemezse bu salgın, “virüs istemedikçe”, bitmez.


3-Bir pandemi yalnızca aşıyla bitmez. Pandeminin kontrol altına alınması, bitirilmesi için esas gereken şey (yaygın test, filyasyon, karantina, izolasyon gibi) toplumsal önlemlerin hayata geçirilmesidir. Bu da doğrudan siyasi otoritenin görevidir: Hiç olmazsa aşılamayla toplumsal bağışıklık sağlanana kadar. Kapitalist dünya bu koşulu hiçbir zaman tam olarak yerine getirmediği gibi, son üç dört aydır da tamamen bir kenara bırakmış durumda.

4-Omicron’a bağlı dördüncü ve şimdilik sonuncu pik önemli derecede sönümlenmiş görünüyor. Bunun nedeni aşıyla (örneğin İngiltere’de daha çok böyle) ve Omicron’un enfekte etmesi yoluyla (örneğin Türkiye’de daha çok böyle) kazanılmış toplumsal bağışıklığa bağlı olarak, virüsün enfekte edebileceği birey havuzunun oldukça küçülmüş olması. Ancak bu veriden hareketle, yani  toplumsal bağışıklığın sürekli olacağı kanaatiyle pandeminin sonunun geldiği ileri sürülemez. Zira enfeksiyonun geçirilmesiyle kazanılan bağışıklığın en çok 6  ay devam ettiğini biliyoruz. Hatırlatma dozuyla kazanılan bağışıklığın ne kadar devam ettiği konusu ise şu anda net değil.

5-Omicron o kadar geniş bir kesimi enfekte etti ki hiç olmazsa önümüzdeki birkaç ay boyunca yeni bir pikin ortaya çıkmayacağını varsayabiliriz. Ama o kadar. Bu arada yapılması gereken şey, en azından hatırlatma dozu da dahil aşılama oranlarını en az %80 düzeyine çıkarmak olmalı. Aksi taktirde yeni bir varyantla birlikte yeni piklerin yaşanması kaçınılmaz olur.

Pandeminin bitişini, şart olan toplumsal önlemleri görmezden gelerek, salt aşıya bağlamak bilim dünyasında sıkça görülen pozitivist sapmanın bir türüdür. Toplumsal önlemleri uygulamak sorumluluğunda olan politika dünyasını, onun açmazlarını, özel hassasiyetlerini, kapitalist çevrelere yontan tarafgirliğini görmezden gelerek, aşı keşfi üzerinden bilimi abartmak bu pozitivizmin özel hali olarak karşımıza çıkar ve bu haliyle pozitivist sapmayı bilim olarak da görmemek gerekir.

Sakıncası ise topluma pandeminin bitmekte olduğu yönünde boş umutlar pompalayarak , zaten pek de uyulmayan önlemlerin bir tarafa bırakılmasına neden olmasıdır.

*Fotoğraf Pixabay'dan

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

SALGIN