Küba’daki diktatörlük

 

Küba'da seçim sandıkları çocuklara emanet edilir


Küba'da geçtiğimiz hafta sonu gelişen olaylar tüm dünyada büyük yankı yarattı.

ABD’deki Cumhuriyetçi Parti’nin kimi senatörleri dünyanın zaman kaybetmeden ABD öncülüğünde Küba’ya müdahale etmesi gerektiğini dile getirdiler.

Miami’deki Küba kökenli bir grup (ABD ajanı demeli), Küba’ya acil askeri müdahale çağrısında bulundu.

“Diktatörlük” derken neyi kast ettiniz?

Küba’da devlet yöneticilerinin yaşam tarzı halkınkinden kesinlikle farklı değildir.

Küba’da devlet yöneticilerinin limuzinleri, Mercedesleri, özel ikametgahları, sarayları, koruma orduları yoktur.

Aksini iddia edenler düşüncelerini kanıtlayacak en küçük bir fotoğraf karesi bile sunamazlar.

Diktatörlük, küçük bir azınlığın kendi ayrıcalıklı konumunu sürdürmek, pekiştirmek için büyük yoksul çoğunluk üzerinde uyguladığı baskı rejimiyse eğer, Küba’da diktatörlük yoktur.

Daha önemlisi Küba’da diktatörlüğe gerek olmamasıdır.

Zira Küba’da marabaların sırtından geçinen toprak ağası da, işçilerini boğaz tokluğuna çalıştıran patron da yoktur. Küba’da ancak berberlik, ayakkabı tamirciliği türünden, yani bizde esnaf denilen karakterde özel işletmeler vardır, onlar da kendi emekleriyle geçinirler.

Küba’da siyasi yapı

Seçim sisteminin yapısı Küba rejimi hakkında belki de en iyi derecede fikir veren göstergedir.

Küba’da kapitalist ülkelerdekinden tamamen farklı bir seçim sistemi vardır.

16 yaşındaki her vatandaş seçimlerde oy kullanabilir, yerel seçimler için 16, ulusal seçimler içinse 18 yaşta aday olunabilir. Bütün oylamalar gizli oy, açık sayım ilkesine dayanır. Seçilmiş temsilciler eski işlerini yapmaya devam ederler ve o işlerinden ücret alırlar.

Küba’da siyasi partiler seçimlere katılamaz. Seçimler aracılığıyla değişik siyasi görevlere aday olmak bireysel düzeyde gelişen bir süreçtir.

Küba’da seçilmişler seçmenler tarafından geri çağrılabilir. İl ve ulusal parlamento seçimleri 5, yerel seçimlerse 2.5 yılda bir yinelenir. Ulusal parlamentonun %48.9’u kadındır (Türkiye’de ya da ABD’de?). Seçilebilmek için oy kullananların %50+1’ inin oyunu almak gerekir (seçimlere katılımın %40’larda gezindiği yüksek gelirli kapitalist ülkelerde % kaç oyla?).

Küba’da seçim süreci kapitalist “demokrasi” den tamamen farklıdır ve şöyle işler:

Yerel, bölgesel ve ulusal seçimler: Küba da 160 belediye, 16 il, bunların her birisinin seçimle belirlenmiş bir meclisi ve bir de ulusal meclis vardır. Bu meclislerde çalışanların hiç birisi bu iş için ücret almaz. Küba’da siyaset amatör bir faaliyettir. Seçimler sırasında herhangi bir şekilde paraya dayalı tanıtım yapılamaz. Adaylar biyografilerini ve neden aday olduklarını yerel ölçekteki tabelalara asarlar.

Belediye meclisi: Seçim süreci her 2,5 yılda bir olmak üzere belediye ölçeğinden başlar. Her belediye bölge (ward) denilen alt bölgelere, her alt bölge ise nüfus yoğunluğu dikkate alınarak 2-8 arasında komşuluk (nomination) alanlarına bölünür, temsilci seçimi de bu esas üzerinden gerçekleştirilir. Adaylar komşuluk alanı düzeyinde adaylıklarını açıklarlar. Dolayısıyla seçimler komşuluk alanı ölçeğinde başlamış olur. Adaylar kendi komşuluk alanları içinde aday olmuş, seçenler de kendi komşularından birisini belediye meclisinde kendilerini temsil etmek üzere seçmiş olurlar. Eğer komşuluk alanında birden fazla aday varsa seçim herkesin katılımıyla ve el kaldırarak gerçekleştirilir. Her komşuluk alanından yalnızca bir kişi seçilir. Sonuçta her bölgenin seçim pusulasında en az iki (her bölge iki ile sekiz komşuluk alanına bölünmüş olduğu için) adayı yer almış olur.

Belediye meclisine seçilebilmek için, oy kullananların en az yarısından bir fazlasının oyunu almak gerekir. Eğer hiç kimse bunu başaramazsa seçim bu sonuç elde edilene kadar yinelenir. Örneğin 2002 seçimlerinde 14.949 delegelik pozisyonu için 32.585 aday belirlenmişti. Bunların içinden 1.370 pozisyon için ikinci tura, 3 pozisyon içinse 3. tura gidilmek durumunda kalındı ve bu seçimlerde vatandaşların %82’si oy kullandı. Oy kullanma tamamen gönüllülük esasına dayanır.

Seçilen delegelerin kendi bölgelerindeki halkla en az altı ayda bir toplanma zorunluluğu vardır ve delegeler herhangi bir zamanda halk tarafından geri alınabilir.

İl Meclisi: İl meclisi delegeleri ise beş yılda bir seçilir. Bunların yarısı belediye meclisine seçilmiş delegeler arasından, kalan yarısı ise büyük kitle örgütleri tarafından önerilir. Halk belediye meclislerinin ve kitle örgütlerinin belirlediği bu listelere oy verir. İl meclisi delegeleri de oy kullananların %50’den fazlasının oyunu almalıdır.

Ulusal meclis: Bu Küba parlamentosudur ve Halkın Gücü Ulusal Meclisi olarak isimlendirilir. Seçimler beş yılda bir yapılır. Delegelerin yarısı yine belediye meclislerindeki delegeler arasından ve kalan yarısı da kitle örgütleri tarafından önerilir. Belirlenen adayların listesi Ulusal Meclis tarafından ilan edilir. Vatandaşlar bunlara oy verirler.

Ulusal, il ve belediye ölçekli tüm meclislerin çalışma komisyonları vardır. Bunların rolü ulusal meclise politika önerileri sunmaktır. Bu komisyonlarda değişik örgütlerin temsilcilerinden ve ilgili konunun uzmanlarından oluşan 20.000 kişi çalışmaktadır.

Küba’da varsa eğer “halkın diktatörlüğü” var

Küba siyasetini şu ilkeler belirler: Siyasetin amatör bir faaliyet olması, siyasetin komşuluk alanından-mahalleden başlaması, kitle örgütlerinin siyasete doğrudan ve yoğun katılımı.

Bu durumda Küba’daki seçim sisteminin kapitalist dünyada bilinen anlamıyla bir diktatörlüğe imkan tanımadığı açıktır.

O nedenle, eğer Küba’da bir diktatörlükten söz edilecekse, bu kesinlikle halkın diktatörlüğüdür ve amacı da kapitalist manadaki diktatörlüğe imkan tanımamaktır.

Küba rejimini diktatörlükle tanımlayanların ve bu rejimi yıkmak için ABD’ye acil askeri müdahale çağrısında bulunanların niyetinin, halkın iradesini yok etmek olduğu açık.

Yorumlar

  1. Teşekkürler, yeni şeyler öğrendim.

    YanıtlaSil
  2. Belek hocam Kübaya bilir bilmez laf edenler önce kendi yaşamlarına bir baksınlar.Salgın nedeniyle konforlarından taviz vermeyen bir güruh var.Küba ABD ablukasında eziliyor, temel ihtiyaçları ülkeye giremiyor.Önce insan diyor ve aşı,sağlık,eğitim alanlarına kaynaklarını aktarıyor.Bunları bile bile bile şöyledir,böyledir,fakirlik diz boyu diye bla bla bla laf üretme makineleri bu insanlık dramına önce karşı çıksınlar.Yazınız için sizi sevgiyle dostlukla,insanca yaşam için kutluyorum. İnsanlık kazanacaktır👆👋

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

SALGIN